KRİZ VE REKABET POLİTİKASI SEMPOZYUMU
Rekabet Kurumunun kuruluşunun 12. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen "Kriz ve Rekabet Politikası" konulu sempozyumda konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, yaşanan global durgunluğa karşı önlemler konuşulurken, finans ve sermaye piyasalarının daha iyi denetlenmesinin de şu günlerde dünyada yoğun bir şekilde tartışıldığını belirtti.
Yakında Türkiye'nin de içinde bulunduğu G-20 zirvesinde bu konunun yine gündemin en önemli maddesi olacağını ifade eden Bağış, bu gelişmelerin Türkiye'yi de artık taraf yaptığını, hem AB ve hem de G-20 zeminindeki gelişmelerin doğrudan ilgilendirdiğini söyledi. Bağış, bu noktada Rekabet Kurumu gibi denetleyici ve kural koyucu kurumların rolünün daha da önem kazandığını belirtti.
AB tam üyelik sürecinin öngördüğü reformları, "rekabete dayalı piyasa ekonomisini güçlendiren, Türkiye'nin küresel bir aktör olmasını sağlayan adımlar" olarak niteleyen Bağış, "Her ne kadar müzakere koşullarından sadece bir tanesi rekabet koşulları başlığını taşısa da, aslında şu anda üzerinde çalıştığımız hemen hemen her fasıl ve bundan sonra üzerinde çalışacağımız bütün fasıllar Türkiye'nin rekabetçi ortama ayak uydurmasını sağlayacak ve AB üyesi ülkelerle gerçek rekabeti sağlamış olduğumuz için önemli adımları atmamıza vesile olacaktır" diye konuştu.
Bağış, Türkiye'nin, AB komisyonu tarafından hazırlanan tarama raporlarında, mevzuat açısından rekabete son derece hazırlıklı bir ülke olduğunun özellikle vurgulandığına işaret ederek, burada tarama fasıllarında çok büyük rol üstlenen Rekabet Kurumuna teşekkür etti.
Bağış, AB tarafından yayımlanan son ilerleme raporunda Türk ekonomisinin temellerinin ve dayanıklılığının birkaç yıl öncesine göre çok daha sağlam olduğunun vurgulandığını belirterek, bu raporda Avrupa'daki gelişmelerin Türk bankacılık sistemi üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığına da yer verildiğini bildirdi.
Bağış, şunları kaydetti:
"Gerçekten de Türkiye'de bu konuda önemli bir süreci hep birlikte yaşıyoruz. Krizin etkisiyle AB ve bazı diğer ülkeler devlet yardımları, banka birleşmeleri, teşvik, bankaların devletleştirilmesi ya da fona devredilmesi gibi tedbirler almışlardır. Bu adımların geçici olduğu unutulmamalıdır.
Kriz süresince alınacak önlemlerin geçici olduğunun unutulmaması gerektiğini yineleyen Bağış, önlemlerin her durumda piyasa ekonomisinin temeli olan rekabet anlayışıyla uyumlu olması gerektiğini vurguladı.
Rekabetin kalıcı, krizin ise geçici olduğunu belirten Bağış, "Dünya, kriz ortamının etkilerini yaşıyor olsa da biz AB sürecinden taviz vermeden kendi reformlarımızı ülkemizin, insanlarımızın daha iyi standartlarda yaşama hakkına olan saygımızdan dolayı gerçekleştirmeliyiz" diye konuştu.
Bu reformların Türkiye'nin ekonomisinin tüm üretim faktörleriyle daha güçlü bir yapıya kavuşmasına katkıda bulunduğunu ifade eden Bağış, tam bu noktada Rekabet Kurumuna önemli görevler düştüğü kanaatini taşıdığını söyledi. Bağış, Rekabet Kurumunun, rekabet savunuculuğu rolüyle politika ve tedbirlerin rekabet anlayışına uygun bir şekilde geliştirilmesine destek olacağını kaydederek, "Rekabet Kurumumuz, güçlünün zayıfı ezmediği, aklın ve ahlakın ödüllendirildiği bir sistemin teminatıdır" dedi.
Bağış, demokrasinin en rekabetçi rejim olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Demokrasiye inanıyoruz, iyi ki demokrasimiz var. Bölge ülkeleriyle kıyaslandığımız zaman demokratik kurumlarımızın, kurallarımızın Türkiye'yi ne kadar Avrasya'nın parlayan yıldızı haline getirdiğini hepimiz görüyoruz.
Bu rekabet ortamında iki hafta sonra seçmenin huzuruna çıkacağız. AK Parti hükümeti olarak demokrasimizin bu seçimden de güçlenerek çıkacağını ümit ediyorum ve buna inanıyorum. Demokrasi, ekonomik kalkınma ve şeffaflığın hukukun yanındayız.
Kaynak: AA