BAĞIŞ ATC PANELİNE KATILDI
Egemen Bağış, AK Parti hükümetinin AB konusunda 'gizli gündemi bulunmadığını' vurgularken, AB'nin müzakereleri yavaşlatma kararından hayal kırıklığına uğranılmadığını ve en az eskisi kadar bu süreçte ilerlemede istekli olduklarını söyledi.
Washington (A.A.) 09.01.2006 Deniz Arslan bildiriyor:
Amerikan-Türk Konseyi'nin (ATC) Washington'da düzenlediği 'Türkiye-AB: Ortaklık mı Ayrılık mı?' konulu seminere katılmak üzere Washington'a gelen Bağış, burada yaptığı konuşmada, kendi kişisel görüşlerini ifade ettiğini belirtti.
Bağış, Washington'un 'gizli amaçlar' konusunda spekülasyon yapmayı sevdiğini belirterek, 'AK Parti'nin AB eğilimiyle ilgili gizli gündem, gizli amaç gibi referansları duymak istemiyorum, çünkü böyle bir şey yok. AK Parti hükümetinin politikaları, Türkiye'nin 1963 Ankara Anlaşması ve 1860'ların batılılaşma eğilimlerinin bir uzantısıdır. Biz bu mirası devam ettiriyoruz' dedi.
AB'nin Türkiye ile müzakereleri yavaşlatma kararının ardından 'hayal kırıklığına uğramadıklarını' belirten Bağış, Türkiye'nin en az eskisi kadar AB yolunda istekli olduğunu ve reform sürecinin yavaşlamasının söz konusu olmadığını vurguladı.
Bağış, süreci duraklatanın, Kıbrıs meselesini öne süren AB olduğunu belirterek, Türkiye-AB meselesinin 'politize edildiğini' söyledi. AB'nin, 'oyun başladıktan sonra varış noktasını değiştirdiğini' belirterek, Kuzey Kıbrıs'a yönelik izolasyonların kaldırılması durumunda Türkiye'nin de limanlarını açacağını kaydetti.
Türkiye'yi kazanmak ya da kaybetmenin batının elinde olduğunu vurgulayan Bağış, 'Türkiye batının eşit ve saygıdeğer stratejik ortağı olmaya kabildir ve isteklidir' dedi. ABD'nin yeni Savunma Bakanı Robert Gates'in, Senato'da onaylanmasından önceki oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin katkılarının yeterince takdir edilmediği yönündeki sözlerine dikkat çeken Bağış, olgun stratejik ortakların takdire veya sırt sıvazlanmasına ihtiyaç duymadığını söyledi. Bağış, 'olgun stratejik ortaklar, birbirinin kalbini ve kafasını, birbirinin güvenini kazanmak için aktif ve sağlam işbirliğine ihtiyaç duyarlar' dedi ve kimsenin 'timsah gözyaşları dökmesine izin verilmeyeceğini' ifade etti.
Türkiye'nin demokratik evriminin ve AK Parti hükümetinin demokratik tutumunun gözden kaçırılması veya yanlış okunmasının hayal kırıklığı verici olduğunu söyleyen Bağış, bunun, Soğuk Savaş alışkanlıklarından kaynaklanıyor olabileceğini belirtti ve 'aslında Soğuk Savaş'ı Türkiye gündeme getirmeli ve o dönemde yaptığı fedakarlıklara, müttefiklerine yaptığı katkılara ne olduğunu sormalı' dedi.
AB'nin gözlerini Ortadoğu'daki istikrarsızlığa kapatarak güvende olamayacağını belirten Bağış, bu aşamada AB'nin, yapay tampon bölgelere değil stratejik ortaklara ihtiyacı olduğunu vurguladı. Bağış, Türkiye'nin bu bağlamda batı için bir güç ve istikrar kaynağı olduğunu belirtti.
Bağış, Türkiye-AB sürecini, kendi hayatında uyguladığı diyet programına benzeterek, 'Türkiye kendi iyiliği için bazı ağırlıkları atması gerektiğinin farkında' dedi.
ABD Dışişleri Bakan yardımcılığı bölümünün Avrupa ve Avrasya'dan sorumlu yetkilisi Matt Bryza da seminerdeki konuşmasında, Türkiye'de, AB'nin tutumuyla ilgili bir 'adaletsizlik' algılaması olduğunu belirtirken, kendisinin durumu böyle görmediğini belirtti. Bryza, Türklere karşı 600 yıldır direnen bir Avrupa'dan bugünlere ulaşıldığını ve sonuçta AB'nin, Türkiye ile müzakereleri durdurmadığını veya ültimatom da vermediğini, sadece yavaşlatmaya karar verdiğini hatırlattı. Bryza, 'ortada Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmesine ilişkin bir beklenti var. O da limanların açılması. Türkiye'nin de, Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun sona erdirilmesi beklentisi var. Ancak bütün bunlar şu anda AB bürokrasisi içinde ve bir kez tekerlekler dönmeye başladığında bütün AB bu kararı uygulama yönünde takip ediyor. AB'nin istediği de Türkiye'nin üye olması' dedi.
Brüksel'e her gittiğinde basında, Türkiye'nin AB üyeliği için AB Komisyonu'na bizzat kendisinin baskı yaptığı yönünde haberler yer aldığını ve bunların kendisini güldürdüğünü söyleyen Bryza, 'ben AB Komisyonu'na baskı yapamam. Zaten yapmama da gerek yok. Komisyon zaten yapabileceği her şeyi yapıyor' diye konuştu. Bryza, 'umarım fazlasıyla iyimser bir değerlendirme olmaz ancak Türkiye aslında şu anda kendisini daha önce hiç olmadığı kadar iyi bir pozisyonda buluyor. Klişelere kaçmadan şunu söylemek istiyorum. Türkiye'nin AB emeli, gerçekten kendi ellerinde' dedi.
Seçim döneminde ve AB'nin, Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili coşkusunu kaybettiği gibi algılamalar varken ilerlemenin zor olabileceğini takdir eden Bryza, ABD olarak kendi hedeflerinin, gelecek yıl içinde Kıbrıs'ta BM sürecini yeniden canlandırmak olduğunu ifade etti.
Konuşmasında PKK terörüne de değinen Bryza, 'Türkiye'nin bu terör tehdidini ortadan kaldırmasına yardım için daha çok şey yapmalıyız' dedi. ABD'nin, Avrupalı müttefikleriyle bu konuda çok şey yaptığını ancak daha da fazlasını yapması gerektiğini belirten Bryza, 'Türkiye'nin sabrının tükenmesini anlıyorum, bu yüzden onları suçlayamam. Ancak Emekli Orgeneral Joseph Ralston'ın PKK ile mücadelede özel temsilci atanmasının bir önemi var' dedi. Bryza, emekli olsalar bile ABD'nin en üst düzeydeki askeri yetkilileri olan 'dört yıldızlı generallerin', Pentagon'da seslerinin her zaman daha iyi duyulduğunu da söyledi.
Türkiye'de laik demokrasinin çok iyi gittiğini söyleyen Bryza, 'evet pek çok gerilimli durum, canlı tartışmalar oluyor. Bunları kakofoni, gürültü olarak niteleyebilirsiniz. Ancak bu tartışmalar demokrasinin gereği. İnsanlar AK Parti'nin özünün ne olduğu konusunda spekülasyon yapıyor. Benim görüşüm, AK Parti'nin, Türk halkı tarafından seçilmiş bir parti olduğudur. Türkiye önemli, çünkü laik bir demokrasi. Bu nedenle de Türkiye, siyasi işlerini laik demokratik ilkelere göre düzenlediği sürece, stratejik önemini muhafaza edecektir' ifadelerini kullandı.